Dow Teorisi Nedir?

Finansal piyasalarda en eski ve çokça dile getirilen enstrumanlardan bir tanesi hatta teknik analizin çıkış noktası olarak ifade edebileceğimiz yöntem Dow Teorisi olarak bilinir. 1900’lü yıllarda geliştirilen, yayınlanmasının üzerinden bir asrı aşkın zaman geçmiş Charles Dow’un geliştirmiş olduğu bu kuram teknik analizin temelini oluşturuyor ve hala günümüzde hisse senedi fiyat tahmininde ilk başvurulan yöntem olarak sıklıkla kullanılıyor. Sadece hisse senetlerinde değil, emtia, döviz, kripto para ticareti gibi geçmiş fiyat verisi olan tüm enstrümanlarda kısaca teknik analizin geçerli olduğu her yerde Dow teorisine bir halde dokunmuş oluyoruz.

Dow bir gazeteci, teorisini herhangi bir kitapla tescillemedi buna ömrü de yetmedi, Wall Street Journal’da yazdığı makaleleler yardımıyla teorinin detaylarıyla alakalı bilgiler edinebiliyoruz. Bize bıraktığı bir kaynak kitap yok.

Bu yazıda gayemiz teknik analizin ne olduğunu anlatmak değil, nereden dünyaya geldiğunu anlatmak olacak.

Dow teorisinin amacı aslen şu anki gidişattan ayrı olarak gelecekte piyasanın hangi yönde trend izleyeceğini tespit edebilmektir. Bunun için ortamalar, formasyonlar, indikatörler şeklinde arz ve taleple şekillenen tüm teknik analiz çalgılarını kullanırlar. Daha önceki yazılarımda söylediğim şekliyle etkin piyasalar hipotezi işleyişi gereği açıklanan veriler piyasa fiyatına çoktan yansımıştır. Hepimiz tarafından bilinen bir bilgi o anda piyasa fiyatının içindeyse, yeni gelecek olan data de derhal fiyata yansıyacak ve böylece piyasada denge kurulmuş olacaktır.

Teorinin bazı temel ilkeleri mevcut:

Piyasa (Ortalamalar) Her Şeyi İskonto Eder:

Tüm vakaların piyasa fiyatı içerisine yansıdığını korumak için çaba sarfeden görüştür. Kamuya açıklanan tüm haberler, geçmiş veriler, yatırımcıların beklentilerinin tamamı fiyat içerisine aslına bakarsan yansımıştır. Alım satım yapacağınız fiyat içerisinde bu bilgilerin tamamı iskonto edilmiştir.

Piyasada Trendler Üçe Ayrılır:

Yükselen veya düşen trend olup olmadığına bakılmaksızın fiyat hareketleri ana trend, ikincil trend ve küçük trendler olmak üzere üçe ayrılır:

Ana trend, tahmin edeceğiniz üzere uzun vadeli, en az 1 yıl ve üzeri projeksiyonu içeren fiyat hareketlerinden kaynaklanır ve fiyat hareketinin asli yönünü gösterir. İkincil kısaca orta vadeli trendler yaklaşık 3 ay, kısa vadeli trendler ise birkaç saatten başlayarak birkaç haftaya kadar süren ana trendin yönünde yada aksi yönde olabilecek fiyat hareketlerini kapsar.

Ana trend, fiyatın yönünden bağımsız olarak minimum %15 — %20 ters yönde hareket gelişiyorsa ikincil trend oluşumu başlamıştır. Ana trendin içerisinde kısa süreli veya ikincil trendler yer alabilir, ana trende kıyasla daha kısa sürelidir, genellikle birkaç ay ya da hafta sürer, daha uzun vadeli ters yönlü ikincil trendler ise ana trendin minimum yarısını geri alır.

Piyasa trendlerden kaynaklanır, trend içinde toplama, alım satım ve dağılma aşamaları yer alır. İlk aşama toplama esnasında piyasa her ne kadar kötüye gitse de bazı yatırımcılar düşükten alım fırsatını değerlendirebilir, piyasanın yavaştan arttığını gören bir öteki grup da artan piyasadan nemalanmak için alıma geçerek ana trendi başlatacaklardır. Bir noktadan sonrasında trend sonuna gelindiğinde buna aşırı alım satım devri diyebiliriz, başta alıma geçen (yükselen piyasada) yatırımcılar piyasadan çıkacaktır. Bu dönemde piyasaya yine yeni yatırımcılar girmiş olabilir. Önceki alıcılar da ellerindeki malı sonradan gelenlere satacaklardır.

Trend kavramının ne olduğundan bu yazıda bahsetmeyeceğim bir tek piyasadaki Dow teorinin ana hatlarını oluşturan yapıyı bilmeniz yeterli.

Ana Trend

Burada ana trendlerin aşamalarından bahsetmemiz gerekiyor: (Trendin ayı ya da boğa piyasasında olmasına göre değişiyor)

Toparlanma:

Düşüş trendi sonrası dip meydana getiren piyasada artık kötü haberlerin bitmesiyle yükselen trendin başlangıç noktasını oluşturur. Piyasada pozitif beklentiler ve iyileşme sinyalleri duyulmaya adım atmıştır çoktan. Bu zamanda profesyonel yatırımcılar alıma geçer ve düzeltmeye kadar malları ellerinde tutarlar.

Katılma:

Birinci aşamada piyasada tutarların toparlandığını gören aklı başında yatırımcı kitlesi, şirket verilerinin olumlu gelmesi, karlılıkta artış beklentileri ve benzeri sebeplerle trende çok daha çok katılım olacak ve sonradan öğrenenler ilgilenip piyasaya katılacaklardır. Bu dehemmiyet toparlanma aşamasına kıyasla daha uzun sürebilir. Treni kaçırılmış olduğunı düşünen minik yatırımcılar da yükseliş umuduyla alıma geçeceğinden fiyatlar tepe noktasına ulaşır. Artık yeteri kadar kar ettiğini düşünen bilinçli yatırımcıların satışa geçmesiyle düzeltme sinyalleri gelmek üzeredir.

Dağıtım:

Bu aşamada beklentiler alınır gerçekler satılır prensibi gereği piyasada her şey güllük gülistanlık görünürken trendin daha da tepe noktalara ulaşacağı söylentisi yayılır, yükselişle birlikte işlem hacmi tavan yapmış, yatırımcı beklentileri artmış vaziyettedir. Her ne kadar fiyatlar tepe noktasında olsa da düzeltme gereği bir süre sonrasında yeni bir tepe oluşumu ardından haliyle piyasadaki herkes gelen bilgilerden haberdar olduğundan yükseliş trendi son bulacaktır. Tam bu sırada ikinci aşamada piyasaya katılan akıllı yatırımcılar satışa geçerek kar realizasyonu yapacaklardır.

Charles Down, aslen bu teoriyi tek bir hisse senedinin yönünü tespit etmek için değil, Dow Jones endeks averajlarını tahmin etmekte kullanmıştır. Bu sayede dizgesel anlamda piyasanın endeks içerisindeki öteki şirketleri iyi mi etkileyeceğini görmüştür.

Ayı piyasası içinde doğrusu düşen piyasa ana trend gene üç aşamadan oluşur:

Fazlalık:

Yükseliş trendinin sonu gelmiştir. Bunun bilincinde olan yatırımcılar ellerindeki malları yeni gelen yatırımcılara satarlar. İşlem hacmi yüksektir fakat henüz neler olacağı netleşmemiştir.

Panik:

Piyasa hızla düşmeye başlar, satışlar artar, işlem hacmi artar, eskisinden daha az alıcı vardır. Yükselişe bakılırsa düşüş daha sert olur, şelale düşüşü adını verdiğimiz durdurulamayan düşüş trendi bu aşamada hız kazanır, aralarda ikincil ve kısa trend oluşumları izlenebilir.

Satış:

Satışa geçenlerin mallarını alacak yeni yatırımcılar artık yoktur, bunca zamandır malı elinde tutan yatırımcılar mal satacak kimseyi bulamadıklarından fiyatlar hızla düşer. Piyasanın toparlayacağına dair inanç kalmamış, coşku yerini hüzne bırakmıştır. Ellerinde kalan malları gören minik yatırımcılar borsadan soğuyacak ve sözde uzun vadeli yatırımcı adayı olacaklardır. Bu aşamada bir grup yatırımcı panik satışı yaparak mallarını dipten satarlar. Yatırım yaparken başınıza gelecek en kötü senaryo tam olarak budur.

Her her neyse devam edelim.

Teknik çözümleme sadece fiyatlarla ilgilenir, temel analizde olduğu gibi şirketin olması ihtiyaç duyulan ederiyle uğraşmaz.

Teorinin ilk üç bileşeninden bahsettik, dördüncü olarak:

Ortalamalar Birbirini Doğrulamalıdır:

Bir hisse senedinin teknik analizini yaparken kullanılan averajlar veya göstergeler birbirlerini teyit etmelidir. Doğrusu biri al verirken, diğeri sat vermemeli yada ortamalar yükselişi işaret ederken göstergelerde aşırı satım sinyali olmamalıdır. Her durumda yöntemler arası uyum sağlanmalıdır, aynı yönde hareket izlenmelidir. Bu sayede trendin güvenilirliği daha net anlaşılmış olur. Küçük trendlere bakarak ana trendin yönü hakkında yorum yapmak hatalıdır.

Bir diğer madde;

İşlem Hacminin Trendi Onaylaması Gerektiğidir:

Fiyat ana trend yönünde hareketleniyorsa hacim buna karşılık vermeli, ani düşüş yada yükselişlerde işlem hacmine bakılmadan kati yorumlar yapılmamalıdır. Düşük hacim, trendin güçsüzlüğünün habercisidir, fiyatlar yükseldiğinde işlem hacmi buna katılmıyorsa kısa sürede ikincil bir trendin başlayacağını ve geri çekilme olacağını gösterir. Trendin gücüyle (ana trendle beraber) işlem hacmindeki değişiklik çoğu zaman doğru orantılıdır.

Fiyat artarken işlem hacmindeki artış ana trendin gücünü gösterirken, fiyat düşerken işlem hacmindeki artış yakın zamanda trendde bir değişiklik olacağını gösterir.

Aşağıdaki grafikte trend ve hacim ilişkisini örneklendiriyorum. İşlem hacmi kesinlikle trendi desteklemelidir.

Trendler, Net Bir Sinyal Gelmedikçe Sürme Eğilimindedir:

İkincil veya ufak trendlere şu demek oluyor ki düzeltmelere bakarak ana trend sone erdi demek yanlış olur. Trende karşı yönde gelen bir hareket trend sonlandı anlamını taşımaz. Yeteri kadar teyit yoksa — ayı veya boğa tuzağına düşmemeli- ana trend devam edecektir.

Yükseliş trendi yeni bir tepe olmadığı sürece doğrusu bir sonraki fiyat seviyesi önceki tepenin üstüne çıkmazsa trendin kilo verdiğina işaret sayılabilir. Dow’un bir öteki kriteri olan hisse senedi hangi endeks içerisinde yer alıyorsa dönüş orada mutlaka teyit edilmelidir.

Fiyat zirvesi, piyasanın gördüğü en yüksek düzey, dip ise piyasanın gördüğü en düşük fiyatı temsil eder. Dow teorisinde tepe — dip analizi yaparken, ardışık tepe ve dipleri seyretmek gerekir.

Hisse fiyatları yatırımcıların o anki duygu ve düşüncelerini içermektedir. Bir yatırımcı elindeki bilgiyi bir başkasına hemen aktarsa bile bu durum fiyatlara anında yansıyacağından ana trend büyük oranda etkilenmeyecektir. Önemli olan endekstir, piyasada arz ve talebi etkileyecek olan tüm bilgiler ortamaların (dolayısıyla tutarların) içerisindedir.

Investopedia’da yaptığım araştırmalarda Charles Dow’un gün için hareketlerle pek ilgilenmediği, onun için kapanış tutarlarının önemli olduğu ve trend değişiminde aslolan dikkate alınması gereken hususun bu olduğu yönündeydi. Ardışık tepe bir önceki tepenin üzerine çıkamadığında, trend yavaşlarken, tepe hareketi başlamadan önceki destek seviyesinin altına inmesiyle birlikte yükseliş trendi sonlanmış olur. Bu çoğunlukla kesin bir trend dönüş sinyalidir, bundan önceki tepenin geçilmemesi ise hemen hemen teyit edilmemiş bir sinyaldir. Teyitler gelmediği durumda mevcut trend devam edecektir. Fiyat yeni dip ve tepeler oluşturmuyorsa bir süre sonrasında trendin sonu gelecektir. Trendin dönüş noktasını tahmin edebilmek sanıldığı kadar basit değildir. Burada devreye çok sayıda teknik çözümleme yöntemiyle piyasayı okumak gerekecektir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir